Yerel seçimlere sayılı günler kala siyasi parti temsilcilerinin seçim çalışmaları kapsamında ziyaretleri devam ediyor. Bu doğrultuda Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Bursa'ya gelerek basın açıklaması yaptı.Programa Yeniden Refah Partisi İl Başkanı Murat Kolancı, Yeniden Refah Partisi Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sedat Yalçın ve ilçe belediye başkan adayları da katıldı.
Yeniden Refah Partisi Genel başkanı Fatih Erbakan'ın konuşmasından satır başları şöyle;"Tüm teşkilatlarımızla, Türkiye'nin en çok bölgesinde seçime giren olarak son derece iddialı bir şekilde, canlı bir şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ve inşallah çok ciddi sonuçlar elde edeceğimize inanıyoruz Bu vesileyle sahada, arazide Türkiye'nin her köşesinde canla başla çalışan teşkilat mensuplarımıza da teşekkürlerimi sunuyorum, başarılar diliyorum.
"Milletimiz Yeniden Refah diyor"
Tabii teşkilatlarımız ve bizler sahada ne görüyoruz? Meydanlar, sokaklar, caddeler, milletimiz Yeniden Refah diyor. Bunun en güzel örneklerini bugüne kadar yaptığımız çalışmaların her birinde gördük. On bin seçmeni olan ilçelerde üç binlik mitingler yaptık. Yüz bin seçmeni olan Tekirdağ'ın Kapaklı ilçesinde on birlik miting yaptık. Yani bırakın bu yaşayışını, bırakın oy oranını, miting meydanına gelenler zaten seçmenin yüzde yirmisi yüzde otuzu. Muazzam bir teveccüh, muazzam bir ilgiyle karşı karşıyayız. Milletimiz bir değişim istiyor milletimiz çığınacak bir liman arıyor, güvenli bir liman. Ve bunu da yeniden Refah Partisi olarak görüyor. Bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi üye sayılarimız.
"Türkiye'nin üye sayısı bakımından en büyük siyasi partisi"
Eylül ayı başında iki yüz altmış binden başlayan üye sayısı artışı bugün itibariyle dört yüz yetmiş bine dayandı. Hızına yetişemiyoruz. Sabah açıkladığımız rakam akşam güncelliğini yitirmiş oluyor. Günde iki bin beş yüz civarında zaman zaman üç bin beş yüzün üzerinde bir rüya artışı bu ayda yetmiş beş bin yapar. Bir senede bir milyon oldu. Simdi biz inşallah seçime kadar beş yüz elli bini bulacağımıza inanıyoruz. Ve böylece Türkiye'nin üye sayısı bakımından en büyük üçüncü siyasi partisi olarak seçimlere inşallah geleceğiz. Ve bu tempoyla aylık yetmiş, seksen, yüz bin artışıyla gidersek veya inşallah gideceğiz. Seçimden sonra da üç dört ayın içerisinde bir milyonun hedefine inşallah ulaşmış olacağız.
"Bu seçimin yıldızı Yeniden Refah"
Meydanların, halkımızın muhatap olduğumuz kitlelerin bizlere olan teveccühü ve meydanların dili aslında resmi Olarak burada da üye sayışıyla ortaya çıkıyor ve Yeniden Refah'a rüzgarın ne kadar güçlü olduğu ve ne kadar hızlı büyüdüğünü bu üye sayılarını ortaya koyuyor. Ki Türkiye'nin şartlarında pek çok kesimler bir siyasi partiye üye olmaya çekinmesine rağmen birtakım bir takım sebeplerden dolayı üye olmanın Türkiye'de çok kolay olmamasına rağmen böyle bir teveccühle karşı karşıya geçtik. Bugün artık siyaset bilimciler anket firması sahipleri, sosyoloji, ilmi şahitleri ve bizim dışımızdaki siyasiler dahi gazeteciler, televizyoncular gece gündüz diyorlar ki Yeniden Refah Partisi bu seçimlerde oyunu arttıracak tek parti olacak. Bu konuda bu sağlıklar ancak mutabık bulamadıkları bir husus ikiye mi kaplayacak? Üçe mi katlayacak, dörde mi katlayacak boylarını... Bu konuda bir tartışma yaşanıyor. Yoksa bu seçimin yıldızının Yeniden Refah Partisi olacağını açık bir şekilde bizim dışımızdaki seçimler dahil ifade ediyorlar.
"Neden bu rüzgar esiyor?"
Tabii 14 mayıs seçimleri öncesinde bizi diğerleri bölümünde gösteren hepsinin toplamı yüzde bir nokta iki olan diğerlerinin içerisinde gösteren yani Yeniden Refah Partisi sıfır idi, sıfır üç oy alacak diyen bir anket firmasının iki gün önce yayınladığı ankette Yeniden Refah Partisi'nin Türkiye geneli oy oranının yüzde yedi nokta iki olarak gösteriyor. Yüzde sıfır virgül üç derken, yüzde üçe yakın oy aldığımız Bir seçim yaşandı. Aynı an getirmesi bu sefer yüzde yedi nokta iki diyor. Dolayısıyla biz diyoruz ki inşallah Yeniden Refah Partimiz yüzde yirminin üzerinde oy alacak. Çok sayıda il ve ilçe belediyesini kazanacak ve inşallah Türkiye'de yeni bir dönemin başlamasını sağlayacaktır Tabii milletimiz neden Yeniden Refah Partisi'ne koşuyor? Neden bu yükseliş oluyor? Neden bu rüzgar esiyor? Sporun birinci sebebi milletimiz rantçı belediyecilikten artık bizi bu salmış. Kibirli, gururlu, halkla arasına mesafe koymuş rantı üstün tutan, hakkı değil, rantı üstün tutan her baktığı yerde, her köşede, her işte yeşil dolarları gören belediyenin bütçesini, israfla, lüksle, şatafatla, borca ve faile batıran üç liralık işleri idare eder.
"Milletimiz rantçı belediyecilikten bıktı"
Bankamatik memurlarına çalışan ve milletin derdiyle dertlenmek yerine makam aramasını, markasını ve modelini düşünen bir belediyecilik anlayışı bu belediyecilik anlayışını artık milletimiz bıkmış durumda. Peki bundan bıktıysa nereye yönelecek? Yeniden Refah Partisi'ne onun temsil ettiği Milli Görüş'e yöneliyoruz. Çünkü 1984 ve 1994 dönemi çok iyi hatırlıyor. Seksen dokuz ve doksan dörtteki hem efsane hizmetler, hem de dürüstlük ve ahlak işte hep söylüyorum. Diyarbakır'ın, Kayapınar Belediye Başkanı 1994'te Diyarbakır'da belediye başkanı oldu. 1999'a kadar belediye başkanlığı yaptı. 1999'da seçimleri kaybettik. Üç gün sonra baktılar ki bizim Belediye Başkanı kaldığı yerden kaldırımın üzerinde seyyar satıcılık yapıyor, çorap satmaya devam ediyor. Belediye başkanı olmadan önce satıcılık yapan bir abimiz beş sene Diyarbakır'ın imar rantının en yüksek olduğu, yeni gelişen bir bölgesi, üç yüz, dört yüz bin nüfuslu Kayapınar'da belediye başkanlığı yaptıktan sonra belediye başkanlığından ayrılıyor ve yine kaldığı yerde çorap satmaya devam ediyor. Yani beş sene boyunca bu milletin, bu devletin bir kuruşuna göz dikmemiş. Işte bu ruhu, milletimiz özlüyor. O nedenle ahlaklı belediyecilik şiarıyla ve geçmişte bu gerçek buna gerçekleştiren Milli Görüş'ün temsilcisi Yeniden Refah Partimize yöneliyor.
"Vatandaş ay sonunu getiremiyor"
Diğer önemli bir konu. Milletimiz belediye seçimi olmasına rağmen gittiğimiz her yerde bize belediye başkan adaylarımıza belediyeyle ilgili projelerini sormaktan ziyade elimdeki pazar filesini, elindeki kasaptan aldığı torbayı gösteriyor. Emekli amcamız biz buna şahidiz. Yüz elli gram kıyma aldım diyor. Yüz elli gram. Altı kişi bu kıymayla yemek yapacağız. Ankara'da pazarda bir emekli teyzemiz diyor ki şu torbada ne var? Maydanoz var, havuç var, domates var. Ne kadar verdim ben buna biliyor musunuz? Iki yüz lira. Ya diyor insan da dedim buna bir çaresi yok mu? Siz belediye diyorsunuz bilmem proje diyorsunuz da biz ay sonunu getiremiyoruz. Karnımız aç Ankara'da teşkilatımız Keçiören'deki pazarda domatesin kilosunu yetmiş lira olduğunu gördü ve fotoğrafıyla belgeledi. Domatesin kilosu yetmiş lira. Ankara'daki pazarda bir tane kuru incir tanesinin pazarcı hassas teraziye koydu dedi Bak burada ne yazıyor? On beş lira. Tek bir kuru incir tanesi. Kilosu değil. Ve işte İstanbul'daki Ramazan pazarında da tek bir hurma tanesinin on beş lira olduğunu görüyoruz. Basına da yansıdı. Enflasyon düşecek, düşecek diyorlar. Şubat ayı enflasyon rakamları açıklandı. Yüzde altmış yediyle on beş ayrı rekorunu kırdık. Şimdi önümüzdeki ayı rekordan kıracağız. Çünkü dolar kuru iki seçim arasında on dokuz liradan otuz sekiz liraya gidiyor. Düşünebiliyor musun?
"İki seçim arasında dolar ikiye katlanmış olur"
Geçen seçimden önce nisan ayında on dokuz liraydı dolar. Şimdi otuz üç lirayı geçti ve bu gidişle seçime kadar otuz sekiz lira olacak ve iki seçim arasında dolar ikiye katlamış olur. Dolar ikiye katlaması demek enflasyonu da patlaması demektir. Neden? Çünkü Türkiye ekonomisi ithalata bağlı bir ekonomik. Türkiye'de ürettiğin bir ürünü üretmek için kullandığın malzemesinin yüzde seksen ikisini ithal ediyorsun. Yani yerli malı, Türk malı damgası bastığın ürün yüzde seksen iki oranında ithal. Dış ticaret açığı yüz on milyar dolar. Dolar arttıkça ithalata bağımlı ekonomide döviz arttıkça enflasyon da. Her baharda, bu bahar enflasyonu düşüyor. Her yazda bu yaz sonu enflasyon düşüyor. Her sene bu sene enflasyon düşüyor. Hep aynı hikayeler ama enflasyonun düşeceği falan yok. Bir kere Merkez Bankası yıl sonunda dolar kırk lira olacak diyor orta vadeli programda hükümet yıl sonunda dolar kırk beş lira olacak. Suların kırk beş lira olduğu bir ülkede enflasyon düşer mi Allah aşkına?
"Halkın bankalara borcu arttı"
Ve bu şartlarda açlık sınırı on dokuz bin lirayı geçmiş. Yoksulluk sınırı elli üç bin lira olmuş. Emekliye on bin lira maaş veriyorsunuz. İşçiye on yedi bin lira veriyorsunuz. Zaten bütün asgari ücretli ve milyonlarca emekli açlık sınırının altında. Yoksulluk sınırı Türkiye'de kaç hanenin evine ayda elli üç bin liradan fazla bir gelir giriyor. Yüzde seksen beşi halkın yoksul, yüzde kırk beşi aç. Bunun göstergesi, ispatı, kredi kartı ve banka kredisi borçlarıdır. AK Parti iktidara geldiğinde halkı bankalara borcu altı milyar liraydı. Bugün iki buçuk trilyon lirayı geçti seksen beş milyonun banka borcu.
"İttifak yaptık ama mutabakat metni ortaya koyduk"
Çiftçinin borcu iki buçuk milyar liraydı. Bugün geldiğimiz noktada beş yüz otuz milyar liraya geldi. Çiftçinin borcu da iki yüz yirmi misli artmış. Yani çiftçi, köylü, küçük esnaf işçi, memur, emekli geçinemediği için açlık sınırını, yoksulluk sınırının altında olduğu için geliri ha bire kredi kartıyla, banka kredisiyle hayatta kalmaya çalışıyor. Efendim siz on dört Mayıs'ta ittifak yaptınız. Evet ittifak yaptık ama biz bir mutabakat metni ortaya koyduk mutabakat metnindeki maddelere uyulmadığı için borç, faiz, zam, vergi ekonomisi devam ettiği için bugün Türkiye bu halde.
"Bu sene bütçeden borç faizine ne kadar vereceksiniz?"
Şimdi bir örnek vereyim. Emekliye diyorlar ki efendim sizin maaşınıza on bin liradan on yedi bin liraya getirmek için bize bir nokta dört trilyon lira yük biniyor. Peki Yeniden Refah Partisi olarak soruyoruz. Bu sene bütçeden borç faizine ne kadar para vereceksiniz? Bir nokta yirmi beş trilyon lira. Yani borç faizine vereceğiniz para milyonlarca emeklinin maaşını on bin liradan on yedi bin liraya çıkarmakla aynı dedi. E niye veremiyorsun emekliye? Çünkü faize vermem lazım. E faize niye veriyorsunuz? Ben bütçe yapmadığım için. Denk bütçe olmazsa borçlanmadan kurtulamazsa, borçlanmadan kurtulamazsan da faizler kurtulamaz. Faiz ödemesi bütçeden iki bin yirmi üçten iki bin yirmi dörde yüzde doksan dört artmış. Ikiye katlıyorum. Ve bu sene iki nokta altmış beş trilyon lira bütçe açık veriyor. Iki nokta altmış beş trilyon lira daha borç yapacağım diyor. Seneye bir yüzde doksan daha arttıracağım. Işte bunun adı faiz, zam vergi ekonomisidir ve bu nedenle emekli, memur, işçi, çiftçi, köylü, küçük esnaf perişan oluyor.
"O yapılmadığı için Türkiye bu halde"
Bir de Yeniden Refah Partimizin milli kaynak paketleri kitabında yazmış olduğu adımlarla Kaynak üretip bu kaynakla dar gelirlinin alım gücünü, refah seviyesinin arttırılması lazımdı. Bu yapılmadığı için bugün Türkiye bu hale geldi. Bunları yapın, yanlışlardan dönün diye biz mutabakat metnini ortaya koyduk. Ama maalesef aynı tas aynı hamam devam ediyor ve bugün bu perişanlık yaşanıyor. Şimdi bütün bunları anlatıyorum.
"Merhum Erbakan hocamızın, başkanlık dönemi hatırlanıyor"
Millet ekonomik krizi görünce neden Yeniden Refah Partisi'ne yöneliyor? Çünkü 1996, 1997'de ki merhum Erbakan hocamızın, başbakanlığı dönemini hatırlıyor. Işçiye, memura, emekliye yüzde yüz, yüzde iki yüz Bağ-Kur emeklisine Üç yüz yirmi maaş zammı, yüzde üç yüz yirmi. Yüzde üç yüz yirmi maaş zammı demek. Bu ay on bin lira alan bir emeklinin önümüzdeki ay maaşının kırk iki bin lira olduğunu görmesi mümkün. Bu olay Türkiye'de yaşandı. Bizim söylediğimiz reçeteyle yaşandı.
"Milletimizin teveccühüne layık olacağız"
Biz çarşıda pazarda gezerken, bize vatandaş diyor ki siz belediye seçimleri için geziyorsunuz ama bizim ciğerimiz yanıyor. Gazze'de yaşayan yavrulara bir damla suyu çok gören İsrail'e ihracat yapmaya devam ediyoruz. En azından bir gıda ve insani yardım koridoru da mı olusturamıyoruz? Biz bunu Anadolu'nun her köşesinde görüyoruz. Bırakın belediye seçimlerini, yavrulara yardım edemiyor muyuz. İsraili korumak için kurulan Kürecik radarı kapatılsaydi, İsrail'e ihracatımız durdurulsaydı... İsrail deki büyük elcimize bile başvuramadık. Yine milletimiz Gazze'de ki tablo karşısında Yeniden Refah Partisine umut bağlıyor. İkiyüz altmış binden beş yüz bine yakın bir üye büyümesindeyiz. Böyle bir büyüme başka bir partiye nasip olmamış. İnşallah bizlerde milletimizin bu teveccühüne layık olacağız. İnşallah 31 Mart'ta oy patlamamızla iktidara yürüyeceğiz.
"Ahlaklı belediyecilik yapacağız"
Ahlaklı belediyecilik yapacağız. Belediye başkanı makamını milletin derdine derman olup Cenabı Allah'ın rızasını kazanmak icin yapacağız. İnsanların en hayırlısı faydası dokunandır. Ahlaklı belediyecilik ibadet için çalışır. Müslüman olsun olmasın adaleti sağlamaktır. Ahlaklı belediyecilik bereket demektir."