3. Dünya Savaşı kapıda uyarıları, İsrail’in Gazze’deki katliamı ve kasım ayındaki Amerikan başkanlık seçimlerinin gölgesinde gerçekleşen NATO’nun 75. Yıl Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde Ukrayna, Rusya ve Çin’e değinildi. 32 üye ülke, Ukrayna’nın gelecekte NATO üyesi olması için ‘Geri dönülemez bir yola girdiği’ üzerinde uzlaştı. Üyelik için bir tarih belirlenmedi. Liderler, Ukrayna’ya 40 milyar doların üzerinde askeri yardım yapmayı da taahhüt etti.
Öncelikle NATO'nun 2025 Zirvesi Hollanda'nın başkenti Lahey’de düzenlenecek. 2026 yılındaki zirve toplantısı ise Türkiye’de gerçekleştirilecek. Bu duyuruldu fakat net takvim olmaması dikkatimi çekti. Edindiğim bilgilere göre, 2026 yılında Brüksel’de bir araya gelinmesi söz konusu olabilir. Şu aşamada Türkiye’nin ev sahipliği için 2027 yılı öngörülüyor.Diğer yandan Washington Temsilcisi’nin Türkiye için iki ana önceliği vardı. Biri müttefikler arasında savunma sanayii tedarikinin önündeki engellerin kısıtlamaların kaldırılması, diğeri terörizmle mücadele konusunda 2023 Vilnius Zirvesi kararlarının uygulanması. İsveç'in NATO üyeliği sürecinde Türkiye’nin müttefiklerin terörizmle mücadelede birbirleri ile dayanışma içinde olması yönündeki beklentisi kayda geçirilmişti. Terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele edilmesinin ortak savunma için elzem olduğuna vurgusu yapılmıştı. Bu kararların takibi ve uygulanması açısından Ankara, Washington Zirvesi'ni önemsiyordu.Washington Zirvesi’nde, NATO’nun terörizmle mücadeledeki katkıları ve izleyeceği strateji hakkındaki belge güncellendi. Ayrıca, zirve bildirisinde terörizmle mücadele NATO’nun karşı karşıya olduğu ikinci büyük tehdit olarak kayda geçirildi. Daha önce hatırlanacağı üzere, Türkiye'nin çabaları ile terörizmle mücadele koordinatörü atanmıştı. Onun daha rahat çalışabileceği bir ortam böylece yaratılmış oldu.Öte yandan NATO müttefiki ülkelerin başta PKK ve uzantıları olmak üzere terör örgütlerine karşı tutumlarını gözden geçirmeleri, bir NATO müttefiki olan Türkiye’ye tehdit oluşturan unsurlara karşı ortak savunmanın yapılması gerekliliği kayda geçti. Türkiye’nin atacağı adımlar ve müttefiklerinden talepleri için bu metin temel alınacaktır, bir çeşit pusula olacak.Müttefiklerin birbirlerine yaptırım uygulamamaları gerektiği yönünde Vilnius Zirvesi'nde alınan karar yeniden teyit edildi. Ankara'nın öncelediği iki ana başlıktan biri; savunma sanayii tedarikinin önündeki engellerin müttefikler tarafından kaldırılmasıydı. O noktada hem hava savunma sistemleri hem Eurofighter ve F-16 ve mühimmat alımları ile teknoloji paylaşımı dahil birçok temel konuda artık müttefik ülkelerin Türkiye’ye çeşitli şartlarla gelmesinin önü alınıyor.Bu kapsamda ayrıca bildirgede yer alan 2. madde de önemli. “Her ulusun kendi güvenlik düzenlemelerini seçme hakkı var" ifadesi dikkat çekici, bu Türkiye'nin elini güçlendirecek bir adım olarak görülüyor. Çünkü NATO müttefiklerinin vermediği sistemlerin alternatiflerini alması karşısında buna itiraz edilemeyecek. O noktada alternatif sistemleri istemeyenlerin Türkiye'nin taleplerini karşılaması esas olacaktır diye düşünüyorum.Balistik füze savunması bağlamında, tehdidin büyüdüğü açıkça belirtildi, tüm NATO müttefiklerinin tamamen koruma kapsamına alınması taahhüdü yeniden kabul edildi. Bu madde de yine savunma sanayi tedariklerini yakından ilgilendiriyor.Türkiye 1. Körfez Savaşı’nda Saddam Hüseyin'in bölgede scooter füzeleri ile yarattığı tehdit sonrası hava savunma arayışındaydı. Öncelikle NATO müttefiklerinden almak istemiş ama sonuca ulaşamayınca S-400'leri satın almıştı. Ankara her zaman tercihinin bu sistemleri teknolojisi ile birlikte satın almak olduğunu da vurgulamıştı.
Bu zirve sonrası iki temel gelişme yaşanması olası;1- Türkiye’nin ürettiği yerli ve milli sistemler hisar gibi NATO bünyesine alınabilecek. Yani bu Türkiye için yeni bir pazar açılması demek.2- Türkiye’ye uygulanan kısıtlamaların kaldırılması beklentisi artacaktır.Mesela İtalya-Fransa ortaklı SAMP-T füzelerinin alımı gündeme gelebilir ve üretiminde Türkiye ortak olabilir. Bilhassa Rusya - Ukrayna savaşı sürerken yüksek irtifa hava savunma füzesinin hayati önemi daha da fazla ortaya çıkıyor. Karadeniz’deki olası tehditlerin önlenmesi açısından da kritik. Hem üretim teknolojisinin paylaşılması hem de NATO hava sahasının katmanlı koruma altına alınması için bu teknolojinin Türkiye’ye de verilmesi lazım artık deniyor.NATO-AB ilişkileri ve bazı ülkelerin kendi aralarında veya NATO kapsamı dışında geliştirdikleri müşterek projelerin, NATO’nun savunma planlama sürecine uygun olarak yapılması kararları da önemli. Her iki gelişme de Ankara'nın NATO’nun tek güvenlik şemsiyesi olduğu yönündeki bakışıyla uyum içerisinde diyebiliriz.Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in dün Politico Dergisi’ne verdiği röportaj yansımıştı. Güler, Avrupa Birliği üyesi müttefiklerin ‘NATO’nun güvenlik şemsiyesi dışında’ alternatifler aramasının ittifakın birlik ve beraberliğine zarar vereceğini vurgulamıştı.Son dönemde bilhassa Akdeniz'de Yunanistan ile ABD arasındaki ikili alternatif arayışlara da bu çerçeveden Ankara temkinli yaklaşıyordu. Washington’daki zirvede ülkelerin ikili alternatif arayışlarının da NATO’nun savunma planlama sürecine uygun olarak yapılması karara bağlanarak tehditlere karşı odağın dağılmaması, ortak hareketin sağlanması ve alternatif yaratarak hem silah ve mühimmat üretiminde hem de gücü verimli kullanmada dağılmanın yaşanmaması uyarılarının dikkate alınması açısından önemli.Bir diğer önemli ve dikkat çekici konu 31. maddede yer alıyor. Bu maddede Montrö Sözleşmesi ve Karadeniz bölgesindeki çabalara destek yer alıyor. Üç kıyı müttefikinin Karadeniz mayın karşıtı tedbirleri görev grubuna atıf var. Memnuniyetle karşılandığı vurgulandı. Bu da Rusya-Ukrayna savaşının başından beri Türkiye’nin Montrö çerçevesinde sağladığı Karadeniz’in güvenliğinin önemini ortaya koyan bir madde.Zirvede ayrıca bir başka dikkat çekici sonuç ise NATO-Ukrayna Müşterek Analiz Talim ve Eğitim Öğretim Merkezi kurulacak olması ve bunun müttefiklerin desteği ile koordine edilmesi. Bunun nerede olacağı ve kapsamı merak konusuydu. Detaylara ulaştım ve merkezin 4 temel işlevi olacak.1- Eğitim Koordinasyonu2- Malzeme Koordinasyonu3- Malzeme Lojistiği4- Kuvvet GeliştirmeAna merkez Almanya Baden'de olacak. 3 ayrı lojistik merkez de kurulacak; Polonya-Romanya ve Slovenya’da. Ukrayna için malzeme ve eğitim ihtiyacı gönüllü ülkelerce karşılanacak ve bu merkezlerce koordine edilecek. Yani artık Ukrayna’ya yapılacak yardımlara NATO aracılık edecek, hepsini toplayacak ve planlı şekilde dağıtımını yapacak. Bugün bu detayların ilan edilmesi bekleniyor.