Hatay, can kaybı ve yıkılan bina sayısı bakımından depremden en büyük zararı gören şehrimizdir. Depremden sonraki ikinci gün Hatay'a geldiğimizde karşılaştığımız tabloyu asla unutmadık, unutmayacağız. İnsanlık tarihinin en kadim yerleşim yerleri arasında bulunan Hatay'ın yaşadığı yıkım gerçekten çok büyüktü. Bu büyük felaketin ardından Hatay'ın halini görüp gözleri yaşarmayanın, yüreği daralmayanın kalbi kurumuş demektir. Tabi depremin ardından önceliğimizi arama-kurtarma faaliyetlerine, kış şartlarının daha da elzem hale geldiği acil ihtiyaçların karşılanmasına verdik.
CANLARI GERİ GETİREMEYİZ
Hatay'da kurulan ve dağıtılan çadır sayısı 286 bini, konteyner sayısı 57 bini bulurken, 38 bin kişiye de yurtlarda ve kamu tesislerinde misafir ettik. Ayrıca kırsal bölgelerde 14 bin 664 konteyner kurarak 57 binin üzerinde insanımıza geçici yuva sağladık. Takip eden aylarda Hatay'ı tekrar tekrar ziyaret ederken sizlere kaybettiğimiz canları elbette geri getiremeyiz ama onun dışındaki tüm kayıpları telafi etmek boynumuzun borcudur sözünü vermiştik. Toprağa verdiğimiz canlarımızı fatihalarla, dualarla, hüzünle yad ederken sizlere verdiğimiz sözleri birer birer yerine getirmek için de canla başla çalıştık, çabaladık. Bir yandan enkazları kaldırırken, diğer yandan süratle yeniden inşa ve ihya faaliyetlerine başladık. Bugüne kadar şehirde yıkılan 14 bine yakın binanın acil yıkılacak ve yıkık yaklaşık 23 bine yakın binanın ayrıca ağır hasarlı 56 binin üzerindeki binanın yüzde 97'sinin enkazlarını kaldırdık.
Yapılan tespitler ışığında Hatay'da 135 bin 589'u konut, 15 bin 599'u iş yeri ve 777'si ahır olmak üzere toplamda 150 bine yakın hak sahibi belirledik. Yapılan detaylı çalışmaların ardandan deprem bölgesi genelindeki hak sahibi sayımız ise 390 bin olarak netleşmiştir. Bugünkü kura törenimizde 6 bin 572'si il ve ilçe merkezlerinde, 703'ü de kırsalda olmak üzere 7 bin 275 hak sahibinin konutunun anahtarını teslim ediyoruz. Hak sahiplerimize yeni yuvalarının hayırlı, uğurlu, bereketli olmasını, evlerinde sağlıkla, huzurla, mutlulukla oturmalarını diliyorum.Görüldüğü gibi yalan üzerine bina edilen icraat değil, hakikat üzerine bina edilen inşa hareketi. Bu daha başlangıç. Depremden zarar gören şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak için çalışmalarımız kesintisiz sürecek. Bölge genelinde halen yapımı süren 40 bin konutu da inşaatı tamamlandıkça peyderpey hak sahiplerine teslim edeceğiz. İnşallah 2 ay içinde deprem bölgesi genelinde 75 bin konutun teslimini bitireceğiz. Amacımız takip eden dönemde de her ay 15-20 bin konut ve köy evini hak sahipleri ile buluşturmaktır. Böylece temel atmasının üzerinden bir yıl geçmeden inşaatları bitirme sözümüzü önemli ölçüde yerine getirerek yıl sonuna kadar 200 bin evi teslim etmiş olacağız.Hatay'da ve diğer deprem şehirlerimizde yeni yerleşim yerlerinin inşası ve yerinde dönüşümle tüm hak sahiplerinin evlerine veya iş yerlerine kavuşmasını sağlayacağız. Defne Hastanesi ile ilgili ne dediler? Yok böyle bir şey dediler. Ne oldu? Biz Defne'yi yaptık. Açılışını da bizzat bu kardeşiniz, bakanıyla, tüm ekibiyle gerçekleştirdi. Çünkü biz yalan üzerine hiçbir zaman hakikati bina etmedik. Bu hususta vatandaşlarımız müsterih olsun devletlerine ve bize güvensin. Kimsenin hakkı yerde kalmayacak, kimse mağdur olmayacak. Karşılıklı anlayışla, sabırla, gayretle, dayanışmayla üstesinden gelemiyeceğimiz hiçbir mesele yoktur. Esasen deprem bölgesindeki şehirlerimizde sadece konut ve işleri yapmakla kalmıyoruz. Bu şehirlerimizin meydanlarını ve ana caddelerini tarihi ve kültürel dokularına uygun şekilde yeniden düzenliyoruz. Yine bu şehirlerimizin alt yapısını ayağa kaldırmak için İller Bankamız vasıtasıyla mahalli idarelerimize 56 milyar liralık hibe desteği veriyoruz. İnşallah bu yaz ayları deprem bölgesi şehirlerimizde tam bir alt yapı seferberliği ile geçecektir.Depremin yol açtığı yıkımı, şehirlerimizin derlenip toparlanması, vizyon sahibi kentlere dönüşmesi vesilesi kılmanın peşindeyiz. Çünkü bin yıllık vatanımız olan bu toprakları bizden sonra da asırlar boyunca hayatlarını sürdürmek üzere evlatlarımıza miras bırakacağız. Şehirlerimizi ne kadar tarihi ve kültürel zenginlikleri korunarak, kimlikli yerleşim yerleri olarak geleceğe taşıyabilirsek kendimizi o derece vazifesini hakkıyla yapmış sayacağız. Yaşadığımız her felaket, maruz kaldığımız her saldırı, başımıza gelen her musibet bize milli birliğimizin ve devletimizin gücünün önemini hatırlatıyor. Cumhuriyetimizin ilk asrının en büyük kazanımı Hatay'ın vatan topraklarına katılmasıydı. Türkiye Yüzyılı'nda Hatay'ın da içinde bulunduğu vatanın her karışını, üzerinde güvenle, huzurla, müreffeh şekilde yaşayacağımız bir ülke haline getirmenin mücadelesini veriyoruz.Sıkıntılarımız, eksiklerimiz yok mu? Elbette var. Ama hamdolsun tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diye ifade ettiğimiz büyük ve güçlü Türkiye'ye ulaşma azmimiz hepsinin üzerindedir. Ülkemizin potansiyeli de, imkanı da, gücü de bu hedefe ulaşmamıza yeter. Tek ihtiyacımız saflarımızı sıklaştırarak birlik ve beraberlik içinde çok çalışmaktır. Türkiye bilhassa son 21 yıldaki atılımlarıyla, siyasi, ekonomik, askeri olarak bölgesel ve küresel bir güç haline gelme yolunda önemli mesafe katetti. Şimdi bunu tekamül ettirerek ülkemizi her bakımdan dünyanın en güçlü 10 ülkesi arasına dahil etme aşamasındayız. Hedeflerimize doğru azimle yürürken deprem afeti, terör saldırıları, ekonomik tuzaklar başta olmak üzere önümüzdeki muhtemel tehditleri de birer birer bertaraf etme kararlılığındayız.