Yıllar boyu dünyanın en ünlü seri katillerinden biri olarak anılan İsveçli Sture Bergwall'ın işlediği 39 cinayetin arkasındaki sır perdesi adeta adalet kavramını adeta ezip geçecek cinsten. Her cinayeti ayrıntılarıyla itiraf eden bu ilginç adamın parmağını dahi kıpırdatmadan hayatını nasıl değiştirdiğine inanamayacaksınız.
Tarih boyunca pek çok seri katil, acımasız ve kusursuz planlarıyla yıllar boyu dünyanın en çok konuşulan isimleri olarak hafızalarda yer etti.
Kimileri cinayetleri işlediğini itiraf ederken kimileri bu sırrı ustaca saklamayı başardı. Ancak İsveç tarihinde öyle bir isim var ki adalet kavramını sizlere sorgulatacak.
1990 yılların İsveç'ine dönüp baktığımızda dünyanın en büyük adalet hatasına yol açacak bir adamla tanışıyoruz. 90'lı yıllarda Noel Baba kılığına girip banka soyduğu iddia edilen Thomas Quick isimli bir adam hapse atılmak istemediği için psikiyatri kliniğine yatmak için polislere yalvarmıştı.
Kliniğe yatırılan ve asıl adının Sture Bergwall olduğu ortaya çıkan bu ilginç adam, daha ilk günden tuhaf davranışlarıyla herkesi şaşırtmayı başardı.
Terapi sırasında doktorlara çocukken babası tarafından cinsel tacize uğradığını ve babasının küçük kardeşi Simon'ı öldürdüğünü itiraf eden Bergwall'ın hikayesi büyük bir merak uyandırdı. Babasının kardeşinin cesedini de yok ettiğini söyleyen Bergwall'ın anlattıkları bununla da sınırlı değildi.
Bu ilginç adam 1993 yılında doktorlarla yaptığı ve polisin de eşlik ettiği mülakatlarda katili bulunamayan cinayetleri işlediğini itiraf etmeye başladı.
İlk olarak 1980 yılında kaybolan 11 yaşındaki Johan Asplund'u aslında kendisinin öldürdüğünü söyleyen Bergwall, yıllar boyu çözülemeyen bu cinayet için aynı zaman da çocuğu öldürmekle kalmayıp vücudunun bazı kısımlarını da yediğini açıkladı.
Cinayet itiraflarına devam eden Bergwall, 1988'de Norveç'in Drammen kentinde 9 yaşındaki Therese Johannesen'i de kafasını taşla ezerek öldürdüğünü söyledi.
Ancak polis bu itirafın ardından küçük kızın cesedini aramaya çıktığında hiçbir sonuca ulaşamadı.
Tedavisi devam ederken cinayet itirafları da devam eden Bergwall, 1963 ve 1993 yılları arasında İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya'da toplamda 39 cinayette parmağının olduğunu söyledi.
Sture Bergwall artık Avrupa'nın en tehlikeli seri katili olarak kayıtlara geçmişti. 1994 ila 2001 yılları arasında bu cinayetlerin 8'inden hüküm giyen bu tuhaf adamın asıl hikayesi 2008 yılında Hannes Rastam adlı İsveçli bir gazeteciyle bir araya gelmesiyle başladı.
Bergwall'a karşı büyük bir merak duyan İsveçli gazeteci, onunla konuşmak ve röportaj yapmak istiyordu. Bergwall'ın doktorlarla yaptığı tüm röportajları, polis sorgulamalarını ve mahkeme davalarını incelemeye başlayan gazeteci, sonuç karşısında büyük bir şok yaşadı.
Kötü ve yanlış yürütülen bir terapi sürecine şahitlik eden Rastam, Bergwall'ın aslında daha önce hiç kimsenin kılına dahi zarar vermediğini ortaya koydu.
Bergwall'ın kendisine verilen günlük izinlerde faili meçhul cinayetleri araştırmak için Stockholm'de yer alan Kraliyet Kütüphanesi'ne gittiğini öğrenen Rastam, karşısında suçsuz bir adam olduğunu anladı.
Böylece Bergwall tüm itiraflarını geri çekti ve tüm suçlamaların düşürülmesiyle özgürlüğüne kavuştu.
Günümüzde İsveç dışında adı saklı tutulan bir yerde yaşamını sürdüren Sture Bergwall, İsveç tarihinin en büyük adalet hatası olarak hafızalarda yer etti.