Türkiye’nin fizik tedavi alanında en köklü sağlık tesislerinden biri olan İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, halk arasında “Fil hastalığı” olarak da bilinen lenfödem hastalığına karşı sunduğu tedavi hizmet ile Türkiye’nin dört bir yanından gelen hastalara şifa dağıtıyor.
Çoğunlukla cerrahi girişimler, kemoterapi veya radyoterapi sonrasında görülen lenfödem, uzuvların anormal derecede şişmesi, yüzük ya da bileziğin sıkması, ciltte gerginlik ve parlaklık gibi çeşitli belirtilerle ortaya çıkıyor. Hastaların durumu geç fark etmesi, tedavinin zorlaşmasına ve daha uzun sürmesine sebep olurken, özellikli tedavi gerektiren bu hastalığa İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nde uluslararası kabul gören tedavi yöntemleri ile çözüm bulunuyor.
Hastanede görevli Fizyoterapist Enes Koçoğlu, lenfödem hastalığının; doğru tanı, doğru tedavi ve hasta uyumu ile tedavi edilebildiğinin altını çizdi. Lenf tedavisi için dünyada altın standart kabul edilen kompleks dekonjestif tedaviyi (Boşaltıcı terapi) hastanede uyguladıklarının bilgisini veren Fizyoterapist Koçoğlu, “Bu tedavimiz bizim iki fazdan oluşmaktadır. Birinci fazda hastamızı bilgilendiriyoruz. Daha sonra hastamıza halk arasında lenf masajı olarak bilinen manuel lenf drenajı uyguluyoruz. Bu yöntem lenf sistemini vücutta aktive etmiş oluyor. Hasta bölgeyi, sağlam tarafa yönlendiriyoruz. Ardından çok tabakalı bandajlama uygulayarak, lenf sistemini tam anlamıyla desteklemiş oluyoruz” dedi.
Bandaj sonrasında hastalara mutlaka egzersiz vererek, lenf akışını tam anlamıyla desteklediklerini vurgulayan Koçoğlu, “Hastamızın ödemi de maksimal seviyede azaldıktan sonra hekimimizle koordine ederek, ikinci faza geçiyoruz. İkinci fazda da hastamıza bası giysisi planlıyoruz. Hastamız, bu bası giysisini ömür boyunca kullanarak, tedavisini bu şekilde devam ettirmiş oluyor. Bu şekilde şikâyetlerinin önüne geçmiş oluyoruz” şeklinde konuştu.
Lenfödem tanısı konduktan sonra dikkat edilmesi gereken noktaları sıralayan Fizyoterapist Koçoğlu, “Hastalarımızın kesinlikle hamam kaplıca saunaya gitmelerini istemiyoruz. Aşırı sıcak, aşırı soğuk uygulamalardan kaçınılmasını, duş alırken o vücut bölgesini ılık suyla yıkanmasını tırnakları ile kaşımamasını, kese yapılmamasını mutlaka hastalarımıza öneriyoruz. Çünkü dokular arası biriken proteinden zengin sıvı enfeksiyon kapmaya çok yatkın olduğu için hastalarımızın buna çok özen göstermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.Şifa için Manisa’dan geldiler
Lenfödem tedavisi için eşi ile birlikte Manisa’dan Bursa’ya gelen 72 yaşındaki Kadriye Bilgin, 10 yıl önce olduğu kanser ameliyatından iki yıl sonra kolunun şiştiğini ve lenfödem tanısı aldığını ifade etti. Doktorların dönüşü olmayacağını söylediklerini belirten Bilgin, yaptıkları araştırma ile İlker Çelikcan Fizik Tedavi Hastanesi’ne başvurduklarını dile getirdi. Aldığı tedavi ile sağlığında iyileşme olduğunu vurgulayan Bilgin, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Kolumun şişliği indi. Hem mordu hem şişti. Şimdi öncekinden çok çok daha iyiyim. Elimi hiç ağzıma götüremiyordum. Şimdi biraz daha getiriyorum. Su falan içeyim diye uğraşabiliyorum. Onları içe biliyorum.”
Kaynak: İHA
Çoğunlukla cerrahi girişimler, kemoterapi veya radyoterapi sonrasında görülen lenfödem, uzuvların anormal derecede şişmesi, yüzük ya da bileziğin sıkması, ciltte gerginlik ve parlaklık gibi çeşitli belirtilerle ortaya çıkıyor. Hastaların durumu geç fark etmesi, tedavinin zorlaşmasına ve daha uzun sürmesine sebep olurken, özellikli tedavi gerektiren bu hastalığa İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nde uluslararası kabul gören tedavi yöntemleri ile çözüm bulunuyor.
Hastanede görevli Fizyoterapist Enes Koçoğlu, lenfödem hastalığının; doğru tanı, doğru tedavi ve hasta uyumu ile tedavi edilebildiğinin altını çizdi. Lenf tedavisi için dünyada altın standart kabul edilen kompleks dekonjestif tedaviyi (Boşaltıcı terapi) hastanede uyguladıklarının bilgisini veren Fizyoterapist Koçoğlu, “Bu tedavimiz bizim iki fazdan oluşmaktadır. Birinci fazda hastamızı bilgilendiriyoruz. Daha sonra hastamıza halk arasında lenf masajı olarak bilinen manuel lenf drenajı uyguluyoruz. Bu yöntem lenf sistemini vücutta aktive etmiş oluyor. Hasta bölgeyi, sağlam tarafa yönlendiriyoruz. Ardından çok tabakalı bandajlama uygulayarak, lenf sistemini tam anlamıyla desteklemiş oluyoruz” dedi.
Bandaj sonrasında hastalara mutlaka egzersiz vererek, lenf akışını tam anlamıyla desteklediklerini vurgulayan Koçoğlu, “Hastamızın ödemi de maksimal seviyede azaldıktan sonra hekimimizle koordine ederek, ikinci faza geçiyoruz. İkinci fazda da hastamıza bası giysisi planlıyoruz. Hastamız, bu bası giysisini ömür boyunca kullanarak, tedavisini bu şekilde devam ettirmiş oluyor. Bu şekilde şikâyetlerinin önüne geçmiş oluyoruz” şeklinde konuştu.
Lenfödem tanısı konduktan sonra dikkat edilmesi gereken noktaları sıralayan Fizyoterapist Koçoğlu, “Hastalarımızın kesinlikle hamam kaplıca saunaya gitmelerini istemiyoruz. Aşırı sıcak, aşırı soğuk uygulamalardan kaçınılmasını, duş alırken o vücut bölgesini ılık suyla yıkanmasını tırnakları ile kaşımamasını, kese yapılmamasını mutlaka hastalarımıza öneriyoruz. Çünkü dokular arası biriken proteinden zengin sıvı enfeksiyon kapmaya çok yatkın olduğu için hastalarımızın buna çok özen göstermesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.Şifa için Manisa’dan geldiler
Lenfödem tedavisi için eşi ile birlikte Manisa’dan Bursa’ya gelen 72 yaşındaki Kadriye Bilgin, 10 yıl önce olduğu kanser ameliyatından iki yıl sonra kolunun şiştiğini ve lenfödem tanısı aldığını ifade etti. Doktorların dönüşü olmayacağını söylediklerini belirten Bilgin, yaptıkları araştırma ile İlker Çelikcan Fizik Tedavi Hastanesi’ne başvurduklarını dile getirdi. Aldığı tedavi ile sağlığında iyileşme olduğunu vurgulayan Bilgin, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Kolumun şişliği indi. Hem mordu hem şişti. Şimdi öncekinden çok çok daha iyiyim. Elimi hiç ağzıma götüremiyordum. Şimdi biraz daha getiriyorum. Su falan içeyim diye uğraşabiliyorum. Onları içe biliyorum.”
Kaynak: İHA