Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, 2024 yılı sonunda enflasyon beklentisinin yüzde 40 ile yüzde 45 aralığında olduğunu belirterek, "Özellikle baz etkilerin çıkmasıyla Ağustos’tan sonra kalıcı enflasyon oranına yaklaşacağız. Asıl büyüme mücadelesi de bundan sonra başlayacak. 2023’te yapılan vergi düzenlemeleri ve kur artışları, enflasyona ve dolayısıyla faiz maliyetine etki etti. Bu çerçevede, maliye politikasının para politikasıyla eş güdüm içinde çalışması elzem. Enflasyonla mücadele konusunda ana belirleyici unsur bu olacak" dedi.
Sürdürülebilirlik ve kapsayıcı büyümeyi ana stratejilerinden biri olarak gören Garanti BBVA, Türkiye’yi Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) uyum sürecinde desteklemek, sürdürülebilir yatırımların önünü açmak amacıyla başlattığı ‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ etkinliklerine devam ediyor.
İstanbul, Gaziantep ve İzmir’de düzenlenen buluşmaların dördüncü durağı Bursa oldu. Türkiye’nin ihracat hacmi en yüksek üçüncü şehri olan Bursa’da faaliyet gösteren şirketlerin önde gelenlerini bir araya getiren etkinlikte AYM ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’yla (SKDM) ilgili bilgiler verildi. Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ’un ev sahipliğine gerçekleşen buluşmada Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Etem Karakaya AYM ve SKDM’nin ekonomik boyutları hakkında bilgi verdi.İhracatta Sürdürülebilir Gelecek buluşmasında AYM ve SKDM çerçevesinde Bursa’nın bu dönüşüme ne kadar hazır olduğunu ve bu süreçte yapması gerekenleri değerlendiren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, “Garanti BBVA olarak, 17 yılı aşkın süredir sürdürülebilirlik konusunda çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. İklim krizi beklediğimizin ötesinde bir şiddetle geliyor ve etkilerini her tarafta göstermeye başladı. Dünya çapında 1,5 derece olan ısınma limitini 2025-2026’da yakalamış olacağız. Bu da artık geri dönülemez bir seviyeye gelmemiz demek. Dolayısıyla hepimizin mücadelesi, durum daha da kötüleşmeden tedbir almak, bir an evvel dünyayı yaşanabilir haline getirmek yönünde olacak. Bu yüzden iklim kriziyle mücadeledeki kararlılığın su yönetimi konusunda da sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün kişi başına düşen temiz su miktarı bin 500 litre iken 2030’a geldiğimizde bin 100 litreye düşecek ve Türkiye su konusunda kıtlık yaşayan ülkelerden biri olacak. İklim krizinin kısa vadeli şokları kadar uzun vadeli şokları da olacak. Kısa vadede, karşı karşıya kalacağımız etkilerden bir tanesi ihracatçımız açısından Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın finansal boyutu 1 Ocak 2026’da başlaması olacak. Bursa da Türkiye’nin pek çok ilinde olduğu gibi bunu hissedecek illerden bir tanesi. Ancak Bursa bu konuda çok bilinçli bir şehir, sanayicimiz tedbir de alıyor” dedi.Türk Lirası’nın 2024 yılında da dalgalanma olmadan devam edeceğini söyleyen Baştuğ, “2023’ü 47 milyar dolarla bitirdik. Bu yıl petrolde çok ciddi bir dalgalanma olmazsa 30-35 milyar dolarlık bir cari açık olacak. Burada özellikle sanayicileri ilgilendiren kısım kur oranı. Bizim banka olarak kur ile ilgili beklentimiz orta vadeli planda söylenen kurun gerçekleşecek olduğunu düşünüyoruz. Yani yıllık yüzde 42’ye yakın bir devalüasyon ama her şekilde enflasyon bu devalüasyonun üzerinde olacak. Türk Lirası nominal olarak değer kaybetmeye devam edecek. Bu yıl birçok konuyu etrafında etkileyecek olan kur bize göre böyle. Çok ciddi bir dalgalanma beklemiyoruz. Kur istikrarı kimseyi rahatsız etmeden sakin devam edecek” ifadelerini kullandı.“Yıl sonu enflasyon beklentimiz yüzde 40 ila 45 aralığında”
Enflasyonun hedeflendiği seviyeye ulaşabilmesi için bir süre daha yüksek faiz ortamı ulaşabileceğine dikkat çeken Baştuğ, “2024 ve 2025’in ana konusu enflasyon olacak. Enflasyonun hedeflendiği seviyelere yaklaşabilmesi için bir süre yüksek faiz ortamının içinde kalacağız. Uygulanan ekonomi politikalarının sonuçlarını, son dönemde hızlı artan rezervlerimizde ve enflasyon eğiliminde elde edilen düşüşte gözlemlemeye başladık. Yılın ilk yarısında enflasyonun tepe noktasını görüp ardından gerilemesini bekliyoruz. Yıl sonu enflasyon beklentimiz yüzde 40 ila 45 aralığında. Özellikle baz etkilerin çıkmasıyla Ağustos’tan sonra kalıcı enflasyon oranına yaklaşacağız. Asıl büyüme mücadelesi de bundan sonra başlayacak. 2023’te yapılan vergi düzenlemeleri ve kur artışları, enflasyona ve dolayısıyla faiz maliyetine etki etti. Bu çerçevede, maliye politikasının para politikasıyla eş güdüm içinde çalışması elzem. Enflasyonla mücadele konusunda ana belirleyici unsur bu olacak. Alınan önden yüklemeli tedbirlerle, bütçe açığı 2023’ü OVP’de tahmin edilenin çok altında bir seviyede. Depremle ilgili harcamalar elbette devam edecek. Ülke olarak yaraları sarmak için her türlü imkanı seferber etmemiz gerektiğinin altını çizerek, dezenflasyon için deprem dışı harcamalar tarafında kamu dahil daha net tasarruf yapılması gerekecek” dedi.“2022-2023 döneminde en fazla yatırım enerji sektörüne gerçekleşti”
Kredi politikalarında artık çevresel faktörlerinde göz önünde bulundurulacağının altını çizen Baştuğ, “Yatırım konusuna özel bir başlık açmamız gerekirse, TL kredi kullanıp yatırım yapacak firmalar için enflasyonu makul seviyelere indirene kadar banka kaynakları çok uygun ve ekonomik olmayacaktır. TL yatırım şu an için en uygun imkanı TCMB kaynaklı YTAK kredilerinde olabilir. Döviz geliri olan firmalar için YP krediler kısa ve uzun vade banka kaynakları ile çok rahat karşılanabilir. Son 3 senedir, bankacılık sektörü olarak, çok zorlayıcı şartlarla karşılaştık ama güçlü sermaye yapımız sayesinde devam edebildik. Müşteri-piyasa ve finansal sağlık bu dönemde öne çıkacak. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde firmaları sürdürülebilir kılmak önemli hale geliyor. Firmaları ilgilendiren bir diğer konu bankaların kredi politikaları ile ilgili. Bankacılar olarak temel kredi yaklaşımlarına önemli bir diğer konuyu ekledik, sürdürülebilirlik, üretim süreçlerinde iklim etkileri. Fosil yakıtlar için doğrudan aksiyon aldık. Dolaylı olarak da benzer önlemlerimiz devam ediyor. Artık finanse ettiğimiz projelerin iklim karşısında alacağı şekil kararlarımızı etkilemeye başladı. Finansmana konu yatırım projesinden kaynaklanacak çevresel ve sosyal etkiler ile potansiyel tüm risklerin tanımlanması ve yönetilmesini sağlıyoruz. Örneğin, ormansızlaşma, su yönetimi ve bioçeşitlilik bunlardan en önemlileri. Regülatörler kaynaklı yasal bazı bilgi akışının zorunlu olacağı bir yapı bizi bekliyor. 2024 ve sonrasında, emisyon raporlamaları ve buna bağlı olarak takip edilecek belli rasyolar olacak. Firmalarımızın buna hazır olması gerekecek. 2022-2023 döneminde en fazla yatırım finansmanını sürdürülebilirlik çerçevesinde; özellikle GES ve RES yatırımları başta olmak üzere yenilenebilir enerjiye yaptık. Bu konuda pozitif desteğimize devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Sürdürülebilirlik ve kapsayıcı büyümeyi ana stratejilerinden biri olarak gören Garanti BBVA, Türkiye’yi Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) uyum sürecinde desteklemek, sürdürülebilir yatırımların önünü açmak amacıyla başlattığı ‘İhracatta Sürdürülebilir Gelecek’ etkinliklerine devam ediyor.
İstanbul, Gaziantep ve İzmir’de düzenlenen buluşmaların dördüncü durağı Bursa oldu. Türkiye’nin ihracat hacmi en yüksek üçüncü şehri olan Bursa’da faaliyet gösteren şirketlerin önde gelenlerini bir araya getiren etkinlikte AYM ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’yla (SKDM) ilgili bilgiler verildi. Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ’un ev sahipliğine gerçekleşen buluşmada Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Etem Karakaya AYM ve SKDM’nin ekonomik boyutları hakkında bilgi verdi.İhracatta Sürdürülebilir Gelecek buluşmasında AYM ve SKDM çerçevesinde Bursa’nın bu dönüşüme ne kadar hazır olduğunu ve bu süreçte yapması gerekenleri değerlendiren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, “Garanti BBVA olarak, 17 yılı aşkın süredir sürdürülebilirlik konusunda çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. İklim krizi beklediğimizin ötesinde bir şiddetle geliyor ve etkilerini her tarafta göstermeye başladı. Dünya çapında 1,5 derece olan ısınma limitini 2025-2026’da yakalamış olacağız. Bu da artık geri dönülemez bir seviyeye gelmemiz demek. Dolayısıyla hepimizin mücadelesi, durum daha da kötüleşmeden tedbir almak, bir an evvel dünyayı yaşanabilir haline getirmek yönünde olacak. Bu yüzden iklim kriziyle mücadeledeki kararlılığın su yönetimi konusunda da sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün kişi başına düşen temiz su miktarı bin 500 litre iken 2030’a geldiğimizde bin 100 litreye düşecek ve Türkiye su konusunda kıtlık yaşayan ülkelerden biri olacak. İklim krizinin kısa vadeli şokları kadar uzun vadeli şokları da olacak. Kısa vadede, karşı karşıya kalacağımız etkilerden bir tanesi ihracatçımız açısından Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın finansal boyutu 1 Ocak 2026’da başlaması olacak. Bursa da Türkiye’nin pek çok ilinde olduğu gibi bunu hissedecek illerden bir tanesi. Ancak Bursa bu konuda çok bilinçli bir şehir, sanayicimiz tedbir de alıyor” dedi.Türk Lirası’nın 2024 yılında da dalgalanma olmadan devam edeceğini söyleyen Baştuğ, “2023’ü 47 milyar dolarla bitirdik. Bu yıl petrolde çok ciddi bir dalgalanma olmazsa 30-35 milyar dolarlık bir cari açık olacak. Burada özellikle sanayicileri ilgilendiren kısım kur oranı. Bizim banka olarak kur ile ilgili beklentimiz orta vadeli planda söylenen kurun gerçekleşecek olduğunu düşünüyoruz. Yani yıllık yüzde 42’ye yakın bir devalüasyon ama her şekilde enflasyon bu devalüasyonun üzerinde olacak. Türk Lirası nominal olarak değer kaybetmeye devam edecek. Bu yıl birçok konuyu etrafında etkileyecek olan kur bize göre böyle. Çok ciddi bir dalgalanma beklemiyoruz. Kur istikrarı kimseyi rahatsız etmeden sakin devam edecek” ifadelerini kullandı.“Yıl sonu enflasyon beklentimiz yüzde 40 ila 45 aralığında”
Enflasyonun hedeflendiği seviyeye ulaşabilmesi için bir süre daha yüksek faiz ortamı ulaşabileceğine dikkat çeken Baştuğ, “2024 ve 2025’in ana konusu enflasyon olacak. Enflasyonun hedeflendiği seviyelere yaklaşabilmesi için bir süre yüksek faiz ortamının içinde kalacağız. Uygulanan ekonomi politikalarının sonuçlarını, son dönemde hızlı artan rezervlerimizde ve enflasyon eğiliminde elde edilen düşüşte gözlemlemeye başladık. Yılın ilk yarısında enflasyonun tepe noktasını görüp ardından gerilemesini bekliyoruz. Yıl sonu enflasyon beklentimiz yüzde 40 ila 45 aralığında. Özellikle baz etkilerin çıkmasıyla Ağustos’tan sonra kalıcı enflasyon oranına yaklaşacağız. Asıl büyüme mücadelesi de bundan sonra başlayacak. 2023’te yapılan vergi düzenlemeleri ve kur artışları, enflasyona ve dolayısıyla faiz maliyetine etki etti. Bu çerçevede, maliye politikasının para politikasıyla eş güdüm içinde çalışması elzem. Enflasyonla mücadele konusunda ana belirleyici unsur bu olacak. Alınan önden yüklemeli tedbirlerle, bütçe açığı 2023’ü OVP’de tahmin edilenin çok altında bir seviyede. Depremle ilgili harcamalar elbette devam edecek. Ülke olarak yaraları sarmak için her türlü imkanı seferber etmemiz gerektiğinin altını çizerek, dezenflasyon için deprem dışı harcamalar tarafında kamu dahil daha net tasarruf yapılması gerekecek” dedi.“2022-2023 döneminde en fazla yatırım enerji sektörüne gerçekleşti”
Kredi politikalarında artık çevresel faktörlerinde göz önünde bulundurulacağının altını çizen Baştuğ, “Yatırım konusuna özel bir başlık açmamız gerekirse, TL kredi kullanıp yatırım yapacak firmalar için enflasyonu makul seviyelere indirene kadar banka kaynakları çok uygun ve ekonomik olmayacaktır. TL yatırım şu an için en uygun imkanı TCMB kaynaklı YTAK kredilerinde olabilir. Döviz geliri olan firmalar için YP krediler kısa ve uzun vade banka kaynakları ile çok rahat karşılanabilir. Son 3 senedir, bankacılık sektörü olarak, çok zorlayıcı şartlarla karşılaştık ama güçlü sermaye yapımız sayesinde devam edebildik. Müşteri-piyasa ve finansal sağlık bu dönemde öne çıkacak. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde firmaları sürdürülebilir kılmak önemli hale geliyor. Firmaları ilgilendiren bir diğer konu bankaların kredi politikaları ile ilgili. Bankacılar olarak temel kredi yaklaşımlarına önemli bir diğer konuyu ekledik, sürdürülebilirlik, üretim süreçlerinde iklim etkileri. Fosil yakıtlar için doğrudan aksiyon aldık. Dolaylı olarak da benzer önlemlerimiz devam ediyor. Artık finanse ettiğimiz projelerin iklim karşısında alacağı şekil kararlarımızı etkilemeye başladı. Finansmana konu yatırım projesinden kaynaklanacak çevresel ve sosyal etkiler ile potansiyel tüm risklerin tanımlanması ve yönetilmesini sağlıyoruz. Örneğin, ormansızlaşma, su yönetimi ve bioçeşitlilik bunlardan en önemlileri. Regülatörler kaynaklı yasal bazı bilgi akışının zorunlu olacağı bir yapı bizi bekliyor. 2024 ve sonrasında, emisyon raporlamaları ve buna bağlı olarak takip edilecek belli rasyolar olacak. Firmalarımızın buna hazır olması gerekecek. 2022-2023 döneminde en fazla yatırım finansmanını sürdürülebilirlik çerçevesinde; özellikle GES ve RES yatırımları başta olmak üzere yenilenebilir enerjiye yaptık. Bu konuda pozitif desteğimize devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA