DUYARLI BİR TÜRK AYDINI
Hüseyin Özbek kamuoyunun, Cumhuriyetçilerin, Cumhuriyet okurlarının yakından tanıdığı bir avukat. Uzun yıllar İstanbul Barosu, ardından da Türkiye Barolar Birliği yönetiminde görev almış, Mahmut Esat Bozkurt geleneğinden bir hukukçu. Yurt, ulus, tarih bilincine sahip; Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği, siyasal birliği ve Cumhuriyet Devrimi kazanımları konusunda kıskanç, duyarlı bir Türk aydını.
Kısa süre önce yayımlanan Dördüncü Bozgun (Doğu Kitabevi) adlı kitabında Özbek; iç siyasete, dış siyasete, hukuka, tarihe, ekonomiye, toplumsal yaşama ilişkin görüşlerini, kaygılarını, önerilerini paylaşıyor okurlarıyla önceki çalışmalarında olduğu gibi. Bir kez daha tarihe not düşüyor.
KEMALİZM’İ DEVLETTEN KAZIMAK İSTEYEN EMPERYALİZM VE YERLİ İŞBİRLİKÇİLERİYLE MÜCADELE
Emperyalizmle ve yerli işbirlikçileriyle, kalemiyle mücadele eden Özbek’in hedefinde kimler mi var? Elbette etnik ayrılıkçılar, din tacirleri, numaracı cumhuriyetçiler, batının uydusu sözde solcular, fonlama liberaller, mevki, makam, koltuk uğruna her türlü ilkesiz ittifaka giren siyasetçiler, bürokratlar, sendikacılar, gazeteciler, yazarlar…
Kitabının ilk yazısına Özbek, Türkiye’ye ve dünyaya Ankara merkezli bakan bir Cumhuriyetçi, bir Atatürkçü, bir ulusalcı olarak şu başlığı koymuş: “Kemalizm’i devletten kazımak”. Devamında da şöyle yazmış: “Kemalizm’in devletten tasfiyesi söyleminin altında, ulus devlet olmaktan vazgeçmek, küresel sermayenin istekleri doğrultusunda üniter yapının etnik, mezhepsel, dinsel kimlikler, cemaatler doğrultusunda ayrıştırılması vardır”.
TÜRKİYE’NİN SERMAYESİNDEN SERMAYENİN TÜRKİYE’SİNE!
Türk milletine kurulan tuzaklara dikkat çeken Özbek, halka içirilmek istenen zehrin, şerbet diye yutturulmak istendiğini söylüyor. Yurttaşlığa ve uluslaşmaya karşı etnik nefret saçanları, etnik virüs ve radyasyon yayanları, milleti ayrıştıranları ve açılım sevdalılarını sert sözlerle eleştiriyor. Bu tuzakların, küresel sermayenin talepleriyle, ulusal ekonominin tasfiyesiyle, tüketim çılgınlığıyla nasıl iç içe geçtiğini anlatıyor.
Yazılarından birine koyduğu şu başlık dikkat çekiyor Özbek’in: “Türkiye’nin sermayesinden, sermayenin Türkiye’sine”. Bu sermaye yapısının zaten siyasal ve toplumsal ölçekte şu sonuca vardığını belirtiyor Özbek izleyen yazısında: “Ulus devletten, tarikatlar ve cemaatler konfederasyonuna”.
BEŞİNCİ BİR BOZGUN YAŞAMAMAK İÇİN TEK YOL CUMHURİYET VE ATATÜRK!
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyemeyenlerin, gerçekte “emperyalizmin sivil askerleri” olduğunun altını çiziyor. “Türk” yerine “Türkiyeli” demeyi tercih edenlerin hiç masum olmadıklarını, bunun bilinçli bir politik, ideolojik tercih olduğunu vurguluyor. Bu gibilerini, mütareke münevverinden sömürge aydınına uzanan çizginin entel temsilcileri olarak tanımlıyor.
Tarihimizdeki ilk üç bozgunun 1683 İkinci Viyana Kuşatması, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı ve 1912 Balkan Savaşı olduğunu anımsatan Özbek, kitabına ad olarak koyduğu dördüncü bozgunun ise Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında Türk ordusunun savaşmadan teslim alınması, itibarsızlaştırılması, post modern saldırılarla etkisiz kılınması olduğunu belirtiyor.
Türk ulusu olarak beşinci bir bozgun yaşamamak için izlenmesi gereken tek yolun da Cumhuriyet Devrimi rotası ve Atatürk’ün yolu olduğunu vurguluyor.
Dördüncü Bozgun / Hüseyin Özbek / Doğu Kitabevi / 304 s. / 2022.
Kaynak: Cumhuriyet.com.tr