CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor.Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları;24 Temmuz aynı zamanda basın bayramı. Basında sansürün kaldırılışının tam 115. yıl dönümüydü dün. Hapishanelerimizde gazeteciler var. Merdan Yanardağ şu an hapiste. Medya üzerindeki baskıları görüyoruz. Bunları yaşıyoruz. Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında 182 ülke arasında 165. sırada. Adliyelerde haber takibi yapanlar var, bu yılın ilk 7 ayında o gazetecilerin tam 364 kez hakim karşısına çıktığını da bilmenizi isterim. Bütün engellemeler var. Bu arada doğru haberlerin de engellendiğini biliyoruz. Ama medyada bir özgürlüğün olmadığını da görüyoruz ve yaşıyoruz.Akbelen'de kadınlar direniyor. CHP grubunda Akbelen'de direnen o kadınlara buradan güzel bir alkış gönderelim lütfen.Türk lirasına tamamen güven kaybolmuş vaziyette. Yani ticari çöküş. Öyle bir noktaya geldik ki, burayı dinlemenizi isterim. Türkiye'nin hangi noktaya geldiğini ifade edeceğiz. Diyor ki Türkiye; 'Sana ana parayı ödemek için bana borç ver. Sana aldığım borcun faizini de ödeyemiyorum, bana borç para ver. Ayrıca bütçede açığım var, bunu kapatmak için de bana para ver.'Vatandaş icra dairelerinde... Oradan da bir rakam vereyim. 1 Ocak ile 22 Temmuz arasında, geçen yılla aynı döneme baktığınızda icra dosyalarındaki artış yüzde 63. Şimdi bu gerçeği hükümet kuruldu, tek kişilik hükümet yetkiyi aldı. Bu tabloyu değiştirmek istiyor. Ne yapmam lazım diyor, 'yeni vergiler getirmem lazım.' Biz AYM'ye başvurduk, umarım kısa süre içinde karar verirler. Vergi ve zam... Onun dışında bir şey yapılmadı. TBMM'ye ek bütçe getirdiler 1.1 trilyon liralık bir bütçe.Akaryakıt zamları vatandaşın cebinden çalınan paradır. O nedenle biz, yapılan uygulamayı bir ekonomik soykırım olarak tanımlıyoruz. Bir avuç kişiyi zengin etmek, 85 milyonu bir avuç kişiye hizmet eder hale getirmek kabul edebileceğimiz bir şey değil.Kimse biriktirdiği ve çaldığı servetin esiri olmamalıdır. Esiriyseniz siz bir ülkeyi yönetemezsiniz. Soru şu; bütün bunların karşılığına baktınız zaman Erdoğan hükümeti kimlere hizmet ediyor. Vatandaşa hizmet etmediği açık. Dolarla ihale alanlara hizmet ediyor. Bu hizmetin neden olduğunu da birazdan anlatacağım size. Dolarda fiyat garantisi alanlara hizmet ediyor.İki farklı Türkiye var. Sarayın Türkiyesi, vatandaşın Türkiyesi. Sarayın Türkiyesine bakalım. Erdoğan ailesi var, en başat aktör. Beşli çeteler var. Dört beş yerden maaş alanlar var. İhale takipçileri var. Rüşvet alan büyükelçiler var. Rüşvet alan siyasetçiler var. Sarayın Türkiyesinde yaşayanların kira derdi yok. Elektrik, doğalgaz, yakıt parası diye bir dertleri yok. Sarayın Türkiyesinde mutfak masrafı diye bir şey yok. Herkes malı götürmekle meşgul.Sarayın Türkiyesi her türlü israfın kaynağı. Bütün bunları anlatıyorum, Sarayın Türkiyesinde oturanlar vatandaşın karnına ekmek doğrayanlardır. Ev sahibi ile kiracı arasında kavgalar oldu, cinayetler işlendi. İktidar sahipleri gördüler mi kira artışlarını, görmediler. Mutfak masrafı yoksa pazardaki yangını nasıl görebilirsiniz?Vatandaşın Türkiyesini hepiniz biliyorsunuz. Esnaf var, taksici var, düzgün çalışan insanlar var, milyonlarca işsiz var, asgari ücretlisi var. Kira var, sürekli artıyor. Elektrik, su, doğalgaz fiyatları var. Şimdi okullar açılacak başka bir yangını o zaman göreceğiz. Vatandaşın Türkiyesi, sarayın Türkiyesine çalışıyor. Bazen vatandaşlar şöyle derler; "Biz bunları yaşıyoruz da, siz ne öneriyorsunuz?"Söyledik, bir daha söylüyorum. Bu soygun düzenine son vereceksiniz. Akıl var, mantık var, adalet var, ekonomi var. Dolarla verdiğin garantilerin tamamını Türk lirasına çevireceksin kardeşim. Bu kadar açık. Köprüden niye dolarla geçiyoruz? Bahçeli'ye bir gönderme yapalım. Benim bildiğim milliyetçiler Türk lirası tarafındadır. Dolarla niye geçelim.Değerli arkadaşlarım. Bütün bunların temelinde adaletsizlik yatıyor. Hakim, hukukun üstünlüğüne göre karar verir. Gazeteci Barış Terkoğlu, ki medya dünyasının saygın Barış'larından birisidir. İkisi de Türkiye gerçeklerine katkı vermişlerdir. Barış Terkoğlu 10 Temmuz'da bir yazı yazdı. Yargıdaki bozulmayı anlattı ve o yazı karşısında bekledik ki Adalet Bakanlığı'ndan bir açıklama gelir, 'böyle bir şey yoktur.' diye. Bu yazı çok önemli ama şu an adeta sahipsiz. Bu yazıdaki soruları bir yazı haline getirdim.Önceki Adalet Bakanı Bozdağ döneminde HSK 1. Daire Başkanı Halil Koç ve bakan yardımcısı Hasan Yılmaz, seçimlerden önce nisan ayında İstanbul 10. Ticaret Mahkemesi Başkanı Ramazan Acar'ı kendileriyle görüşmek üzere çağırdılar mı?Ankara'da yapılan görüşmede Halil Koç ve Hasan Yılmaz, Mahkeme Başkanı Ramazan Acar'ı tehdit etti mi, etmedi mi? Davanın mutlak firma lehine sonuçlanması lazım. O yüzden 3 Mayıs'ta mutlaka karar vermenizi istiyoruz. Davanın karar aşamasına gelip gelmemesi hiç önemli değil' diyorlar. Bu nasıl bir hukuk anlayışı?