Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Serap Ket Alkan, "Hastalık esnasında servis ve yoğun bakım yatışı gerektiren ağır seyirli covid, 50 yaş üstü olmak, diyabet, KOAH, koroner arter hastalığı gibi hastalıklara sahip olanlarda sık görülür” dedi.
VM Medical Park Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği’nden Uzm. Dr. Serap Ket Alkan, "Covid-19 enfeksiyonu sonrası halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı, geçmeyen öksürük, eklem ve kas ağrıları, uyku bozuklukları, hafıza ve yoğunlaşma bozuklukları, baş ağrısı, tat ve koku kaybı, depresyon ve anksiyete gibi belirtilerin 12 haftadan uzun sürmesi, bu durumu açıklayacak başka sebeplerin hastada dışlanması olarak tanımlanır. Bu süreç 20 haftaya kadar uzayabilmektedir. Covid geçiren hastayı düzenli takip ve değerlendirme önem arz eder. Hiperinflamatuar sürecin devamı ile konak viral rezervinde devam eden virüs aktivitesi süreçten sorumlu tutulmaktadır. Hastalık esnasında servis ve yoğun bakım yatışı gerektiren ağır seyirli covid, 50 yaş üstü olmak, kadın cinsiyeti (risk 2 kat fazla), diyabet, KOAH, koroner arter hastalığı gibi hastalıklara sahip olanlarda sık görülür” şeklinde konuştu.
Post Covid sendromunda akciğerlerde meydana gelen değişikleri anlatan Uzm. Dr. Alkan, şu bilgileri paylaştı:
“Nefes darlığı ve öksürük en sık görülen keşiflerdir. Yapılan çalışmalarda hafif-orta dereceli covid de yüzde 30-40, ağır covitte yüzde 65 oranında nefes darlığı tespit edilmiştir. Pulmoner fibrozis, post viral reaktif hava yolu disfonksiyonu, organize pnömoni, bronşektazi, küçük hava yolu hastalığı, tromboemboli, pulmoner hipertansiyon, cilt altı amfizem, pnömotoraks, pnömomediastinum covidin sebep olduğu akciğer hastalıklarıdır. Bu sebeple hastalar göğüs hastalıkları uzmanı tarafından takip edilmelidir. Uygun değerlendirme amacıyla solunum fonksiyon testi için önerilen süre 3 aydır. Takiplerde klinik iyileşme radyolojik iyileşmeye göre erkendir. Tedavi sonunda akciğer görüntülemesinde lezyon varlığı aktif hastalığı göstermez. Hafif hastalıkta dâhi 4. ayda klinik iyileşmesi tam olan vakalarda tomografi sonuçları görülebilmektedir. Nefes darlığı olan post covid hastalarında evde oksijen takibi, oksijen düşüklüğü olanlarda ise göğüs hastalıkları uzmanı kontrolü ile kortizon tedavisi ve oksijen tedavisi, pulmoner iyileştirme önerilmektedir. Covid enfeksiyonu olan kişide PCR pozitif iken akciğer kanseri operasyonun ölümcül riski yüzde 26’dır. Semptomları gerileyen kişilerde 7 hafta beklenme ile oluşan risk, covid geçirmeyenlere göre aynı bulunmuştur. Dolayısıyla 7 hafta beklenmesi tavsiye edilir."
Çarpıntı, göğüs ağrısı ve baskı hissinin; nefes darlığının da sık belirtilerden olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Alkan, “Covid kalpte miyokardit, perikardit, aritmi, post taşikardi disotonomi ve kalp yetmezliğine neden olabilir. Obezite, diyabet, hipertansiyon ve ileri yaşın kalpte etkilenme riskini artırdığı bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda ABD’de kalp tutulumu oranı yüzde 50, Almanya’ da ise yüzde 70 oranında bildirilmektedir. Virüs direkt damar yapısına nüfuz ederek hasar yapar, aterom plaklarını bozarak plak rüptürü ile kalp krizi, damar endotel hasarı ile pıhtı (emboli) ,direkt miyokard hasarı ile ölümcül ritm bozukluğu oluşturur. Hastaların yüzde 27’sinde venöz tromboz, yüzde 3,7’sinde arteriyel - atar damar- trombozu tespit edilmiştir. Akut hastalık sonrası 90 gün venöz trombo emboli riski devam etmektedir. Bu süreçte antikoagulan tedavi açısından hasta değerlendirilmelidir” açıklamasında bulundu.
Uzm. Dr. Alkan, Post Covid sendromunda beyinde meydana gelen değişikleri şöyle anlattı:
“Nöronların direkt virüs tarafından tutulum ve hasarı, otoimmünite, kan beyin bariyeri hasarı, kan pıhtılaşması nedeniyle nörolojik etkiler oluşmaktadır. Covid nedenli hastaneye yatanların yüzde 80’inde nörolojik etkilenme tespit edilmiştir. Asemtomatik hastalarda dahi beyin damarlarında enflamasyon belirlenmiştir. İnme(felç) , epilepsi, baş ağrısı, uyku bozuklukları, nöropati, miyopati, koku ve tat kaybı keşifleri klinik olarak kendini gösterebilir. Kişide kas ağrıları, genel güçsüzlük, parestezi, duyu kaybı söz konusu ise nöroloji uzmanı tarafından görüntüleme ve elektro fizyolojik inceleme önerilir. Ayrıca Covid geçirenlerin yüzde 10’unda, ağır hastalık geçirenlerin yüzde 30’unda ‘beyin sisi’ adı verilen özel bir klinik tablo görülebilir. Baş ağrısı, yoğunlaşma bozukluğu, kelimeleri unutma, zihinsel bulanıklık, sinirlilik atakları, anksiyete, konuşma güçlüğü, baş dönmesi, karar verme zorluğu, çoklu iş yapamama, tat ve koku kaybı ile kendini gösteren bir tablo olup Alzheimer ve demansa yatkınlık oluşur. Fransa verilerine göre covid geçirenlerin yüzde 30’unda hafıza kaybı ve yoğunlaşma bozukluğu tespit edilmiştir. ABD’de 4 milyon kişilik anket çalışmasında ise hastalığın ikinci ayında 20 kişiden 1’inde beyin sisi tespit edilmiş olup covid hastalığı ne kadar şiddetli seyretmişse beyin sisi sıklığı o kadar fazla görülmüştür. Tedavide multidisipliner yaklaşım önemlidir. Oksijen seviyesi düzeltilmeli, düzenli uyku, beslenme, egzersiz, açık havada 20 dakikalık yürüyüşler önerilmektedir. Anksiyete halinde psikolog desteği alınmalıdır. Beslenmeye dikkat edilmeli özellikle glutatyon, aminoasitler selenyum, vitamin ve mineraller (b ve c vitaminleri, magnezyum) omega 3 alınması önerilmektedir.”
Kaynak: İHA
VM Medical Park Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği’nden Uzm. Dr. Serap Ket Alkan, "Covid-19 enfeksiyonu sonrası halsizlik, yorgunluk, nefes darlığı, geçmeyen öksürük, eklem ve kas ağrıları, uyku bozuklukları, hafıza ve yoğunlaşma bozuklukları, baş ağrısı, tat ve koku kaybı, depresyon ve anksiyete gibi belirtilerin 12 haftadan uzun sürmesi, bu durumu açıklayacak başka sebeplerin hastada dışlanması olarak tanımlanır. Bu süreç 20 haftaya kadar uzayabilmektedir. Covid geçiren hastayı düzenli takip ve değerlendirme önem arz eder. Hiperinflamatuar sürecin devamı ile konak viral rezervinde devam eden virüs aktivitesi süreçten sorumlu tutulmaktadır. Hastalık esnasında servis ve yoğun bakım yatışı gerektiren ağır seyirli covid, 50 yaş üstü olmak, kadın cinsiyeti (risk 2 kat fazla), diyabet, KOAH, koroner arter hastalığı gibi hastalıklara sahip olanlarda sık görülür” şeklinde konuştu.
Post Covid sendromunda akciğerlerde meydana gelen değişikleri anlatan Uzm. Dr. Alkan, şu bilgileri paylaştı:
“Nefes darlığı ve öksürük en sık görülen keşiflerdir. Yapılan çalışmalarda hafif-orta dereceli covid de yüzde 30-40, ağır covitte yüzde 65 oranında nefes darlığı tespit edilmiştir. Pulmoner fibrozis, post viral reaktif hava yolu disfonksiyonu, organize pnömoni, bronşektazi, küçük hava yolu hastalığı, tromboemboli, pulmoner hipertansiyon, cilt altı amfizem, pnömotoraks, pnömomediastinum covidin sebep olduğu akciğer hastalıklarıdır. Bu sebeple hastalar göğüs hastalıkları uzmanı tarafından takip edilmelidir. Uygun değerlendirme amacıyla solunum fonksiyon testi için önerilen süre 3 aydır. Takiplerde klinik iyileşme radyolojik iyileşmeye göre erkendir. Tedavi sonunda akciğer görüntülemesinde lezyon varlığı aktif hastalığı göstermez. Hafif hastalıkta dâhi 4. ayda klinik iyileşmesi tam olan vakalarda tomografi sonuçları görülebilmektedir. Nefes darlığı olan post covid hastalarında evde oksijen takibi, oksijen düşüklüğü olanlarda ise göğüs hastalıkları uzmanı kontrolü ile kortizon tedavisi ve oksijen tedavisi, pulmoner iyileştirme önerilmektedir. Covid enfeksiyonu olan kişide PCR pozitif iken akciğer kanseri operasyonun ölümcül riski yüzde 26’dır. Semptomları gerileyen kişilerde 7 hafta beklenme ile oluşan risk, covid geçirmeyenlere göre aynı bulunmuştur. Dolayısıyla 7 hafta beklenmesi tavsiye edilir."
Çarpıntı, göğüs ağrısı ve baskı hissinin; nefes darlığının da sık belirtilerden olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Alkan, “Covid kalpte miyokardit, perikardit, aritmi, post taşikardi disotonomi ve kalp yetmezliğine neden olabilir. Obezite, diyabet, hipertansiyon ve ileri yaşın kalpte etkilenme riskini artırdığı bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda ABD’de kalp tutulumu oranı yüzde 50, Almanya’ da ise yüzde 70 oranında bildirilmektedir. Virüs direkt damar yapısına nüfuz ederek hasar yapar, aterom plaklarını bozarak plak rüptürü ile kalp krizi, damar endotel hasarı ile pıhtı (emboli) ,direkt miyokard hasarı ile ölümcül ritm bozukluğu oluşturur. Hastaların yüzde 27’sinde venöz tromboz, yüzde 3,7’sinde arteriyel - atar damar- trombozu tespit edilmiştir. Akut hastalık sonrası 90 gün venöz trombo emboli riski devam etmektedir. Bu süreçte antikoagulan tedavi açısından hasta değerlendirilmelidir” açıklamasında bulundu.
Uzm. Dr. Alkan, Post Covid sendromunda beyinde meydana gelen değişikleri şöyle anlattı:
“Nöronların direkt virüs tarafından tutulum ve hasarı, otoimmünite, kan beyin bariyeri hasarı, kan pıhtılaşması nedeniyle nörolojik etkiler oluşmaktadır. Covid nedenli hastaneye yatanların yüzde 80’inde nörolojik etkilenme tespit edilmiştir. Asemtomatik hastalarda dahi beyin damarlarında enflamasyon belirlenmiştir. İnme(felç) , epilepsi, baş ağrısı, uyku bozuklukları, nöropati, miyopati, koku ve tat kaybı keşifleri klinik olarak kendini gösterebilir. Kişide kas ağrıları, genel güçsüzlük, parestezi, duyu kaybı söz konusu ise nöroloji uzmanı tarafından görüntüleme ve elektro fizyolojik inceleme önerilir. Ayrıca Covid geçirenlerin yüzde 10’unda, ağır hastalık geçirenlerin yüzde 30’unda ‘beyin sisi’ adı verilen özel bir klinik tablo görülebilir. Baş ağrısı, yoğunlaşma bozukluğu, kelimeleri unutma, zihinsel bulanıklık, sinirlilik atakları, anksiyete, konuşma güçlüğü, baş dönmesi, karar verme zorluğu, çoklu iş yapamama, tat ve koku kaybı ile kendini gösteren bir tablo olup Alzheimer ve demansa yatkınlık oluşur. Fransa verilerine göre covid geçirenlerin yüzde 30’unda hafıza kaybı ve yoğunlaşma bozukluğu tespit edilmiştir. ABD’de 4 milyon kişilik anket çalışmasında ise hastalığın ikinci ayında 20 kişiden 1’inde beyin sisi tespit edilmiş olup covid hastalığı ne kadar şiddetli seyretmişse beyin sisi sıklığı o kadar fazla görülmüştür. Tedavide multidisipliner yaklaşım önemlidir. Oksijen seviyesi düzeltilmeli, düzenli uyku, beslenme, egzersiz, açık havada 20 dakikalık yürüyüşler önerilmektedir. Anksiyete halinde psikolog desteği alınmalıdır. Beslenmeye dikkat edilmeli özellikle glutatyon, aminoasitler selenyum, vitamin ve mineraller (b ve c vitaminleri, magnezyum) omega 3 alınması önerilmektedir.”
Kaynak: İHA