Siyaset,Medya ilişkisinde medya merkeze alınarak düşünüldüğü için yazılan yada söylenenler medya eleştirisi olarak algılanır. Medyanın mı siyasetin mi kendine çeki düzen vermesi gerektiği konusu tartışmaya açıktır.Medya açısından siyasete bakmak ve yorumlamak ile siyasi açıdan medyaya bakmak ve yorumlamak farklı sonuçlar ve yorumlar doğurmaktadır. Medya, Siyaset ilişkisi; Medyanın doğru yer tutmaması, siyasetin de beklenti biçimi doğrultusundaki medya yı bulamamasından dolayı düzelmiyor. Medyadan siyasete siyasetten de medyaya doğru yaklaşması gerekiyor. Özellikle siyasetin beklentisi ve medyadan istediklerini iyi irdelemek gerekiyor.Ülkeyi yönetme konumunda olan siyaset basının sunacağı haber, bilgilerden yararlanmak ister. Basın da sorumluluk duygusu içinde doğruları araştırıp bularak kamuoyuna sunmak istiyor. Bu sunumu yaparken tabiî ki yorumları ile katkılarda bulunmak isteyecektir. Yol göstericilik ve halkın haber alma özgürlüğünü göz önünde bulundurarak vazifesini yapmaya çalışacaktır.Siyaset kendi görevlerini kendi kuralları içinde yaparken basında kendi kuralları içinde yapacaktır.Lakin ülkemizde Medyanın siyasetten,siyasetin de medyadan farklı beklentileri vardır.Siyaset ister ki her zaman lehinde haberler işlensin,yaptıkları hizmetler sürekli desteklensin iyi güzelde medyanın görevi propaganda yapmak değildir….Siyasetin yayın
organları da değildir medya kuruluşları asıl görevleri olan haber ve bilgi edindirmedir.Siyasetçinin asıl istemesi gereken gerçek,doğru haber anlayışı olmalıdır.Bir Basın yada medya kuruluşu sürekli kendisinin propagandasını yapıyorsa siyasetçi bundan çekinmeli ve düşünmelidir.Dünya siyaset tarihi, propagandacıların sebep olduğu çöküşlerlerle doludur. Siyasetçileri ayakta tutan, her an her yerde doğruları alkışlayan, yanlışları dile getiren medyadır..Medya içinde, aynı tezler geçerlidir. Siyasetçinin medyadan, basından istifade edebilmesi yaralanması için basının; doğru bir yerde, doğru bir kimlikle görevini yapması gerekiyor. Medyanın kötü niyetli olduğu ya da menfaat gözettiğine dair bir kuşku söz konusu olursa, ne medya asli görevini ifa edebilir ne siyaset. Basın, Yanlışlara görmezden gelemez olaylara taraf yada karşısında yer alamaz. Basın meslek kuralları çerçevesinde tarafsız ve doğru olarak aktarmak zorundadır.Siyaset, eleştirileri lehine çevirebilecek dersler çıkarmalıdır. Medya asil görevini yerine getirmelidir.Medya kendine ne kadar çeki düzen verirse siyaset de o kadar medyadan faydalanır. Medyanın siyasetin emrine ya da siyasetin medyanın emrine girmesini düşünmek hem siyasetin hem de medyanın bağımsızlığına hakarettir. Medya, gücünü kendi bağımsızlığından alsın, siyasetten beklentisi olmasın; dolayısıyla kendi işini yapsın. Kendi işini yaparken ortaya koyduğu dürüstlük, siyasetçinin basın da yer alan haber ve analizlerden yararlanmasına sebep olacaktır.Yalandan, iftiradan, haksızlıktan arınmış basının ülke gerçeğini yansıtması ve çıkış yolları önermesi hiç kimseyi rahatsız etmez; etmemeli.. Çok rahatlıkla iddia edilebilir ki, siyaset-medya ilişkisi ne kadar sağlıklı bir zemine çekilirse, o kadar ülke menfaat görür. Unutulmamalıdır ki etik ve güç açısından medya ile sağlıklı ilişkiler ancak medya dünyasının sorunlarına sürdürülebilir çözümler sunmakla sağlanabilecektir. Siyasal kültür, iktidar-medya denklemi içinde sorunları, talepleri, projeleri ciddiyetle el almalı ve çözmelidir.Aksi halde iktidar-medya ilişkisi sadece atılan başlıklara, manipüle edilmiş haberlere ve imkanları paylaşmaya dönük perde arkası geçici hesaplara dayanma riski taşıyacaktır ki; bu da hem siyasete hem de medyaya olan güveni azaltacaktır…
organları da değildir medya kuruluşları asıl görevleri olan haber ve bilgi edindirmedir.Siyasetçinin asıl istemesi gereken gerçek,doğru haber anlayışı olmalıdır.Bir Basın yada medya kuruluşu sürekli kendisinin propagandasını yapıyorsa siyasetçi bundan çekinmeli ve düşünmelidir.Dünya siyaset tarihi, propagandacıların sebep olduğu çöküşlerlerle doludur. Siyasetçileri ayakta tutan, her an her yerde doğruları alkışlayan, yanlışları dile getiren medyadır..Medya içinde, aynı tezler geçerlidir. Siyasetçinin medyadan, basından istifade edebilmesi yaralanması için basının; doğru bir yerde, doğru bir kimlikle görevini yapması gerekiyor. Medyanın kötü niyetli olduğu ya da menfaat gözettiğine dair bir kuşku söz konusu olursa, ne medya asli görevini ifa edebilir ne siyaset. Basın, Yanlışlara görmezden gelemez olaylara taraf yada karşısında yer alamaz. Basın meslek kuralları çerçevesinde tarafsız ve doğru olarak aktarmak zorundadır.Siyaset, eleştirileri lehine çevirebilecek dersler çıkarmalıdır. Medya asil görevini yerine getirmelidir.Medya kendine ne kadar çeki düzen verirse siyaset de o kadar medyadan faydalanır. Medyanın siyasetin emrine ya da siyasetin medyanın emrine girmesini düşünmek hem siyasetin hem de medyanın bağımsızlığına hakarettir. Medya, gücünü kendi bağımsızlığından alsın, siyasetten beklentisi olmasın; dolayısıyla kendi işini yapsın. Kendi işini yaparken ortaya koyduğu dürüstlük, siyasetçinin basın da yer alan haber ve analizlerden yararlanmasına sebep olacaktır.Yalandan, iftiradan, haksızlıktan arınmış basının ülke gerçeğini yansıtması ve çıkış yolları önermesi hiç kimseyi rahatsız etmez; etmemeli.. Çok rahatlıkla iddia edilebilir ki, siyaset-medya ilişkisi ne kadar sağlıklı bir zemine çekilirse, o kadar ülke menfaat görür. Unutulmamalıdır ki etik ve güç açısından medya ile sağlıklı ilişkiler ancak medya dünyasının sorunlarına sürdürülebilir çözümler sunmakla sağlanabilecektir. Siyasal kültür, iktidar-medya denklemi içinde sorunları, talepleri, projeleri ciddiyetle el almalı ve çözmelidir.Aksi halde iktidar-medya ilişkisi sadece atılan başlıklara, manipüle edilmiş haberlere ve imkanları paylaşmaya dönük perde arkası geçici hesaplara dayanma riski taşıyacaktır ki; bu da hem siyasete hem de medyaya olan güveni azaltacaktır…