Zulmün Ve Zalimin Adıdır İsrail
1948 yılın da İngiltere öncülüğün de ve Birleşmiş Milletlerin desteğiyle kurulan İsrail devleti
Ortadoğu'nun ve de dünyanın kalbine bir hançer gibi saplandı. Ve o günden beridir o
topraklarda İşgal, zülüm, katliam, göç, gözyaşı, acı, yıkım, kaos eksik olmadı.
Sadece 6 milyon nüfusu olan bu küçük devlet çevresin de ki yüz milyonlarca nüfusu olan
komşu ülkelerine ve Ortadoğu’ya kan kusturmakta ve kaos çıkartarak tüm bölgeyi ateşe
atmaktadır. İşin enteresan tarafı yüz milyonlarca nüfusu olan komşu devletler 6 milyonluk
İsrail’e ses çıkaramıyor, ilişkilerini kesemiyor, herhangi bir yaptırım uygulayamıyor.
Çünkü İsrail küresel güçlerin Ortadoğu da ki taşeronu. Onun içindir ki karşınız da
sadece İsrail değil Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda vb küresel güç
odakları var…
Her türlü entrikayla kurulan İsrail, sadece Filistin’de değil Ortadoğu, Afrika ve Asya da
küresel güçlerin taşeronluğunu yaparak istediği şekilde at koşturuyor.
Filistin’in bulunduğu bölge, stratejik, politik ve ekonomik açılardan
değerlendirildiğinde hem bölge ülkeleri hem de küresel güç odakları açısından oldukça
önem arz eden bir yerdir.
Küresel güçlerin sağladığı maddi güç ve teknolojik imkanlar sayesinde bölgede adeta bir üs
kurulmuş ve bir cephanelik oluşturulmuş. Lazer silahlardan tutun da fosfor bombalarına,
biyolojik silahlardan tutun da her türlü tank-tüfek, bomba uçak helikopter vs şeyler orada
adeta depolanmış.
Filistin ise uçağı, helikopteri, tankı, tüfeği, bombası olmayan, tek silahı taş ve sapan olan
fakir, güçsüz, ama onurlu, inançlı bir devlet.
İsrail güçsüz ve zayıf Filistin'i yakıp yıkıyor. Topraklarını, korkuyla, baskıyla, eşkıyalıkla,
barbarlıkla ele geçiriyor. Vahşice ve alçakça sindiriyor, yeryüzünden silmeye çalışıyor.
Sahil de oynayan çocukları bombalıyor, babasının arkasına sığınan henüz 5-6 yaşlarındaki
çocuğu babasıyla beraber öldürüyor, tankların önünde durmaya çalışan çocukları tanklarla
ezip geçiyor, taş atan çocukları vuruyor, tekerlekli sandalyedeki yaşlıyı öldürüyor. Evlerini
başlarına yıkıyor, yardımları engelliyor, istediğini tutuklayıp cezaevine atıyor. Yetiştirdikleri
ekinleri bile kimyasal tohumlar ve silahlarla zehirliyor.
Çoluk-çocuk, genç-ihtiyar demeden her yıl binlerce Filistinli öldürülüyor binlercesi
yaralanıyor binlercesi yerinden yurdundan ediliyor ve dünya ülkeleri buna sessiz kalıyor.
Türkiye hariç hiçbir Müslümanlar devlet ses çıkartamıyor. Çünkü karşıların da başta Amerika
olmak üzere küresel güçler var. Eğer bu zulüm herhangi bir Hıristiyan ülkesinde olmuş
olsaydı bütün dünya ayağı kalkardı.
Filistin’in durumu tamda Aslanlar la öküzlerin hikayesini andırıyor. Yani Müslüman
ülkeler sözde kendi huzurları için Filistin’i sarı öküz niyetiyle feda ediyorlar. Oysa sıranın
kendilerine geleceğini onlar da biliyor. Bugün sarı öküz, yarın kırmızı öküz, öbür gün boz
öküz derken hepsi bu oyunun kurbanı olacak ve hepsi birer birer parçalanacak. Oysa
Omurgalı durup birbirlerini satmazlarsa çakal sürüsü tırsıp kaçacak.Bunu iyi bilen ABD başkanı Trump tüm dinler tarafından kutsal olan Kudüs’ü İsrail’in
başkenti ilan etti. Kudüs İslam, Yahudilik ve Hristiyanlık için önemli ve manevi bir değere
sahiptir. Müslümanlar için Mekke ve Medine’den sonra Kudüs üçüncü en kutsal
şehirdir. Burada ki Mescid-i Aksa İslam’ın ilk kıblesi, Burak atı’nın indiği ve Hz.
Muhammed’in Miraç’a çıktığı yer olması hasebiyle kutsaldır.Dinler tarihine göre; İsrailoğulları kibirli, azgın, yalancı, saygısız ve ikiyüzlü oldukları ve her
fırsatta Allah‘a şirk koştukları için hep cezalandırılmışlardır. Bu yüzdendir ki İsrailoğulları
sapkın, azgın, asi, inkarcı, bozguncu, ihanet edici olarak yeryüzüne nam salmış ve ebediyete
dek lanetlenmişlerdir. Üç din için kutsal olan bir şehrin bu lanetli topluluğa vermek hem pimi
çekilmiş bir bombayı ortaya atmak hem de diğer dinleri tanımamak anlamına geliyor. Hadi
Türkiye dışında ki Müslümanların sessizliğini anladık da dünya da ki Hıristiyanların
neden sessiz kaldığını anlamış değiliz.
1948 yılın da İngiltere öncülüğün de ve Birleşmiş Milletlerin desteğiyle kurulan İsrail devleti
Ortadoğu'nun ve de dünyanın kalbine bir hançer gibi saplandı. Ve o günden beridir o
topraklarda İşgal, zülüm, katliam, göç, gözyaşı, acı, yıkım, kaos eksik olmadı.
Sadece 6 milyon nüfusu olan bu küçük devlet çevresin de ki yüz milyonlarca nüfusu olan
komşu ülkelerine ve Ortadoğu’ya kan kusturmakta ve kaos çıkartarak tüm bölgeyi ateşe
atmaktadır. İşin enteresan tarafı yüz milyonlarca nüfusu olan komşu devletler 6 milyonluk
İsrail’e ses çıkaramıyor, ilişkilerini kesemiyor, herhangi bir yaptırım uygulayamıyor.
Çünkü İsrail küresel güçlerin Ortadoğu da ki taşeronu. Onun içindir ki karşınız da
sadece İsrail değil Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda vb küresel güç
odakları var…
Her türlü entrikayla kurulan İsrail, sadece Filistin’de değil Ortadoğu, Afrika ve Asya da
küresel güçlerin taşeronluğunu yaparak istediği şekilde at koşturuyor.
Filistin’in bulunduğu bölge, stratejik, politik ve ekonomik açılardan
değerlendirildiğinde hem bölge ülkeleri hem de küresel güç odakları açısından oldukça
önem arz eden bir yerdir.
Küresel güçlerin sağladığı maddi güç ve teknolojik imkanlar sayesinde bölgede adeta bir üs
kurulmuş ve bir cephanelik oluşturulmuş. Lazer silahlardan tutun da fosfor bombalarına,
biyolojik silahlardan tutun da her türlü tank-tüfek, bomba uçak helikopter vs şeyler orada
adeta depolanmış.
Filistin ise uçağı, helikopteri, tankı, tüfeği, bombası olmayan, tek silahı taş ve sapan olan
fakir, güçsüz, ama onurlu, inançlı bir devlet.
İsrail güçsüz ve zayıf Filistin'i yakıp yıkıyor. Topraklarını, korkuyla, baskıyla, eşkıyalıkla,
barbarlıkla ele geçiriyor. Vahşice ve alçakça sindiriyor, yeryüzünden silmeye çalışıyor.
Sahil de oynayan çocukları bombalıyor, babasının arkasına sığınan henüz 5-6 yaşlarındaki
çocuğu babasıyla beraber öldürüyor, tankların önünde durmaya çalışan çocukları tanklarla
ezip geçiyor, taş atan çocukları vuruyor, tekerlekli sandalyedeki yaşlıyı öldürüyor. Evlerini
başlarına yıkıyor, yardımları engelliyor, istediğini tutuklayıp cezaevine atıyor. Yetiştirdikleri
ekinleri bile kimyasal tohumlar ve silahlarla zehirliyor.
Çoluk-çocuk, genç-ihtiyar demeden her yıl binlerce Filistinli öldürülüyor binlercesi
yaralanıyor binlercesi yerinden yurdundan ediliyor ve dünya ülkeleri buna sessiz kalıyor.
Türkiye hariç hiçbir Müslümanlar devlet ses çıkartamıyor. Çünkü karşıların da başta Amerika
olmak üzere küresel güçler var. Eğer bu zulüm herhangi bir Hıristiyan ülkesinde olmuş
olsaydı bütün dünya ayağı kalkardı.
Filistin’in durumu tamda Aslanlar la öküzlerin hikayesini andırıyor. Yani Müslüman
ülkeler sözde kendi huzurları için Filistin’i sarı öküz niyetiyle feda ediyorlar. Oysa sıranın
kendilerine geleceğini onlar da biliyor. Bugün sarı öküz, yarın kırmızı öküz, öbür gün boz
öküz derken hepsi bu oyunun kurbanı olacak ve hepsi birer birer parçalanacak. Oysa
Omurgalı durup birbirlerini satmazlarsa çakal sürüsü tırsıp kaçacak.Bunu iyi bilen ABD başkanı Trump tüm dinler tarafından kutsal olan Kudüs’ü İsrail’in
başkenti ilan etti. Kudüs İslam, Yahudilik ve Hristiyanlık için önemli ve manevi bir değere
sahiptir. Müslümanlar için Mekke ve Medine’den sonra Kudüs üçüncü en kutsal
şehirdir. Burada ki Mescid-i Aksa İslam’ın ilk kıblesi, Burak atı’nın indiği ve Hz.
Muhammed’in Miraç’a çıktığı yer olması hasebiyle kutsaldır.Dinler tarihine göre; İsrailoğulları kibirli, azgın, yalancı, saygısız ve ikiyüzlü oldukları ve her
fırsatta Allah‘a şirk koştukları için hep cezalandırılmışlardır. Bu yüzdendir ki İsrailoğulları
sapkın, azgın, asi, inkarcı, bozguncu, ihanet edici olarak yeryüzüne nam salmış ve ebediyete
dek lanetlenmişlerdir. Üç din için kutsal olan bir şehrin bu lanetli topluluğa vermek hem pimi
çekilmiş bir bombayı ortaya atmak hem de diğer dinleri tanımamak anlamına geliyor. Hadi
Türkiye dışında ki Müslümanların sessizliğini anladık da dünya da ki Hıristiyanların
neden sessiz kaldığını anlamış değiliz.